12 Haziran 2012

Ekmek terapisi

Bugün şöyle kırmızılarla, sarılarla çıkayım karşınıza istedim. Neden bilmem. Aslında bu fotoğraftaki ekmek değil konumuz ama içimden onun fotoğrafını koymak geldi. New York'ta bir öğle yemeğimdi. Kaç sene önce. Konuyu dağıtmayalım ve bugüne gelelim. Turuncu bisikletim hayatıma girdiğinden beri fena halde özgür hissediyorum kendimi. İlk günlerinde Antalya'nın yollarıyla tanışan bisikletim artık pazara da gidiyor. Pek mutlu. O da benim gibi seviyor pazarları. Pazardan aldıklarımızı sepetine yüklediğimde gıkı çıkmıyor. Tabii ben de fazla abartmıyor, azar azar alıyorum alacaklarımı. Bugünkü yükümü taşıyamayacağını bildiğimden onu evde bıraktım giderken. Bilmiyorum söylendi mi ardımdan. Erken çıktım, Tevfik ustacığımın böreğiyle başladım güne ve yürüdüm pazara. Sütümü aldım, köy yumurtalarımı filan. Sütü boyalı gazoz şişelerinde getiriyorlar pazara. 2.5 litrelik süte 3.5 tl verdim. Üzerinde yazdığına göre, 2.5 litrelik gazoz da 3.25 tl. Bakar mısınız şu işe. Biri en önemli gıda maddelerinden biri, öteki ise insan sağlığını olumsuz yönde etkileyen, hele de çocuklarda zararları aşikar olan bir içecek ve ikisi neredeyse aynı fiyata. Neyse, asıl konumuz bu da değil ama paylaşmadan geçemedim. Bugün bir ilke niyet ettim. Hani ben sütü alınca yarısıyla yoğurt mayalıyor, kalanıyla peynir yapıyorum, peyniri yaptıktan sonra kalan peyniraltı suyunu da çorbalarda kullanıyorum ya, bu sefer değişiklik yapayım istedim. Daha doğrusu asıl nasıl sonuç vereceğini merak ediyor olduğum için ekmeğimi bu şifalı suyla yoğurmaya karar verdim. Biraz önce yoğurdum. İpeğe dokunur gibi bir his. Peyniraltı suyunun etkisi olsa gerek, önceleri hiç böyle hissetmezdim. Şimdi kabarıyor. Ben de ekmek terapisinin huzurunu yaşıyorum. Bir keyif bir keyif. Fırından çıkarır çıkarmaz (yok biraz beklerim sanırım) hemen tadacağım. Üzerine de kendi yaptığım peynirden süreceğim. Ne heyecan!

28 yorum:

Ozlemaki dedi ki...

imrendim! ellerin dert görmesin, pedalına kuvvet Tijen.

Tijen dedi ki...

Sağol canım. Darısı başına!

Esma dedi ki...

Peynir altı suyumu ne yapacağıma karar verememiştim.Şimdi oldu bende giriyorum mutfağa,Ruşeymli unum var ona,yulaf ezmasi,keten tohumu ve çörek otu koyup bende ekmek yapacağım.Ama ben sabah kahvaltıda yerim akşam ekmek yemeyeceğim.Teşekkürler sevgili Tijen hm cım çok iyi oldu...
Sevgiler

Tijen dedi ki...

Ben de yoğururken sizi düşündüm zaten Esma hanım. Hemen haber vereyim belki Esma hanımın da işine yarar dedim. Siz benden önce davranıp görmüşsünüz ne güzel. Umarım sonuç iyi olur ama olmaması için bir neden göremiyorum. O kadar kıymetli bir su ki bu!

İlknurkun dedi ki...

Tijencim, muhtemelen denemekten zevk alacağın bir ekmek yapıyoruz onu anlatmam lazım sana, çimlenmiş buğdaylı ekmek! buğdayları yaklaşık 2 gün suda bekleterek, ilk 24 saatin sonunda ve sonra her 4 saatte bir suyunu değiştirerek ucu 1mm görünecek kadar çimlendiriyoruz, ilk 24 saatin sonunda süzdüğümüz suya rejuvalac deniyor ve içilmesi ya da yemeklere katılmasının çok faydalı olduğu söyleniyor, sonra çimlenmiş buğdayları öğüterek bir pelte elde ediyoruz, gerektiği kadar un ve bu rejuvalac sudan katarak ekşi mayayla yoğuruyoruz, hem lezzeti hem dokusu hem besin değeri bambaşka birşey ortaya çıkıyor...

Serap dedi ki...

Ellerinize sağlık. Heyecanlı olmaz mı? Yemek ayrı, miss gibi kokusuyla beklemek ayrı keyif.

Tijen dedi ki...

İlknur bayıldım bu tarife. Çok çok teşekkürler!
*
Serap,
Heyecanımı paylaştığın için çok teşekkür ederim.

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Eline sağlık Tijenciğim, peyniraltı suyuyla yapılan ekmek bambaşka bir lezzetli oluyor.
:)

TUĞBA'NIN DÜNYASI dedi ki...

Merhabalar;
okurken gözümde canlandırdım hepsini ve ben de o karenin bir yerinde yer almayı istedim. Nasıl da özlediğim şeyleri yazmışsınız. Burada Türk peyniri olmadığı ve bizim de peynirimiz tükendiği için ben de geçenlerde ilk peynir denememi yaptım taze inek sütü ile. Ama kahvaltılık kıvamda olacak bir peynir elde edemedim lor gibi oldu azıcık tuz koymuş olmama rağmen. Bu sizin yaptığınız kahvaltıda yenilebilen tür mü oluyor çok merak ettim. Komik bir soru olduysa özür dilerim ben henüz yeni sayılırım peynir hususunda. Ama dediğiniz gibi ben de peynir yaparken elde ettiğim suyundan ekmek yaptım bir blog sayfasından bilgi alıp gerçekten çok güzel oldu, bayıldık. Keşke bu uzak diyarlarda her şeye ulaşabilmek oralardaki kadar kolay olsaydı. Nasıl özledim memleketimi kelimelerle ifade edemem. Çok sevgilerimi ve selamlarımı gönderiyorum size:):)

Belgin dedi ki...

Imrendim, ekmegini, peynirini benimle paylasir misin canim?
Özlemisim güzel yazilarini, tatli kadin.
Öpüyorum cok cok:)

tijen miriam dedi ki...

gene agzindan bal damliyor:)

MARTI dedi ki...

Ben senin yanına taşınmak istiyorum Tijen! :)

HÜLYA dedi ki...

Sevgili Tijen,
rica etsem, yaptigin ekmek tarifini verebilirmisin? Bende arada sirada ekemek yapiyorum. Ama simdiye kadar ekmeklerim tam istedigim gibi olmadi. Degisik tarifler de denedim. Firindan aldigimda ekmegin kabugu çitir çitir oluyor. Ben simdiye kadar çitir kabuklu ekmek yapamadim. O nedenle senin ekmek tarifini merak ettim. Verebilirmisin?
Simdiden çok tesekkür ederim.
Sevgiler Hülya

Tijen dedi ki...

Ekmekçi kız,
Şimdiye kadar peyniraltı suyundan yoksun geçen günlere acıyorum:)
*
Sevgili Tuğba,
Bu peynirin tarifini blogda vermiştim daha önce, şu linkten bulabilirsin. İyice süzülmesini bekleyip üzerini kapatarak ağırlık koyarsan sert peynir oluyor resimdeki gibi. Ben lor gibi seviyorum, ekmeğe sürmelik. O yüzden çok uzun bekletmiyorum artık:
http://mutfaktazen.blogspot.com/2009/04/yine-peynir.html

Tijen dedi ki...

Belgin'im gel canım. Peynirimi de ekmeğimi de çayımı da sen ne istiyorsan her şeyi paylaşırım canım. Ben de seni özlemişim!
*
Adaş bal mı zehir mi bilmiyorum artık:)
*
Martı'cığım güzel kanatlım gel tabii her zaman evimizin kapısı açık sana.
*
Hülya'cığım belli bir tarif uygulamıyorum artık, göz kararı yapıyorum ama öyle çıtır çıtır kabuklu bir ekmek olmuyor. Ekşi mayaya geçsem iyi ama son zamanlarda fırsatım olmadı hiç ekşi maya başlatmaya.

Unknown dedi ki...

Sen eger o ekmegin resmini koymazsan ekmek yerine seni yerim haberin olsun :-)

Afiyet seker olsun.

Ayşe dedi ki...

geçen hafta fırından ekmek alınca evde neden ekmek yaptığımı hatırlayıp tekrar yoğurup pişirdim.
yemek değil ama yapmak terapi gerçekten :))

Özgen dedi ki...

Ne güzel bisikletinizle pazarın keyfini çıkarmak.Fethiye de böyle güzel aynı anlattığınız gibidir pazarları ben de çok keyif alıyorum gezerken sevgilerimle...

Adsız dedi ki...

Merhabalar
Peynir alti suyu kullaninca ekmegi mayasiz yapabiliyor muyuz acaba? Yoksa uydurdum mu bu fikri?
Sevgilet
Aylin

Esma dedi ki...

Ekmeğim çok lezzetli olmuş,bıraksalar çok miktar yiyebileceğim bir lezzette olmuş.İçine hamurun zerdeçel ,zencefil ve kekikte koydum azar azar çok güzel olmuş,peyniraltı suyu çok yakışmış çokkk....
Benin lorum süzgeçte beklettiğim için mi sert oluyor,süremem onu ,tulum gibi benim peynirim....

Sevgiler...

Tijen dedi ki...

Sağol Başak'cığım. Ekmeğin çok özel bir görüntüsü yok. Bu görüntüyle yetinmeye çalış derim:)
*
Sevgili Ayşe,
Hakikaten çok özel bir terapi ekmek yapımı. Bana hep çok iyi gelmiştir!
*
Özgen,
Bisiklet hayatıma büyük bir renk kattı diyebilirim. Çok seviyorum onu.
*
Aylin hanım,
Peyniraltı suyunun maya yerine geçtiğini zannetmiyorum ama bu konuda bir bilgim yok inanın.
*
Sevgili Esma hanım,
Afiyetler olsun! Ben de bu sabah yedim ekmeğimden. Peynire gelince, ben de süzüyorum fazla suyunu ama az bekletirseniz daha sürülebilir kıvamda oluyor.

pembecikolata dedi ki...

Sizi okumak çok zevkli, harikasınız...

Unknown dedi ki...

O degilde senin Turunc Kokulu Dusler kitabindaki otlu sarimsakli misir ekmegi tarifin geldi aklima, hafta sonu kesin onu yaparim, ustune Tijen yazip onu yerim ben artik :-)
...............
Tarife bakmak icin kitabi bir actim liste cogaldi :-)

daimamutfak dedi ki...

Tijen'ciğiğ öncelikle bisikletin hayırlı olsun sonrasındada afiyet olsun.Ekmek keyfi bir başka güzel..sevgiler

NEŞELİ MUTFAK dedi ki...

.Süpersin. hele bisikletle pazar maceralarını keyifle takipteyim:)

Birkaselezzet blogspot.com dedi ki...

ELLERİNE SAĞLIK...
HARİKA LEZZET..

Lezzetli Sanatlar dedi ki...

Sevgili Tijen merhabalar,
Yazılarını zevkle okuyorum hepsi birbirinden güzel ve öğretici. Kitaplarından almak istiyorum ama blogundan girdiğimde tükendiğini gördüm.
'Her Güne Bir Yemek' ve 'Mutfaktan Taşan Öyküler' ile ilgileniyorum.
Yardımcı olabilirsen sevinirim.
Adana'dan sevgiler Pırıl.

Tijen dedi ki...

Merhaba Pırıl,
Evet maalesef şu an ikisinin de yeni baskısı yok.
Zaten yayınevi Mutfaklardan Taşan Öyküler'in yeni baskısını yapmayacağıı
söylemişti. Belki ileride başka bir yayıneviyle yeni baskısı üzerinde çalışırım.
Her Güne Bir Yemek de şu an düzelti için elimde, yeni baskısı sanırım
2012'nin sonuna kadar çıkar. Sevgilerle.