29 Kasım 2011

Var mı ev kahvaltısı gibisi

Nasıl yorgunum anlatamam. Yatsam bir sekiz saat daha uyuyabilirim. Ama mutluyum. Zenginim. Hem de çok zenginim. Çünkü yine muhteşem insanlar tanıdım. Dostlarım ve bilgi dağarcığım benim en büyük zenginliğim. Bir de bu zenginliğe eklenen lezzetler var ki odam onlarla dolu. Antep'ten fıstık, salça, firik, pestil, pekmez; Urfa'dan kesme (köfter), pestil; Maraş'tan peynir, Maraş biberi, dondurma, çerezlik tarhana, cevizli sucuk, üzüm pestili (aslında köfter ama Maraş'ta pestil deniyor). Mutluluğumun bir diğer kısmı da eve varmış ve ev kahvaltısı yapmaktan. Evde son kalan (gitmeden almıştım) tarla domatesi, biber ve salatalığına bu haftaki bölümde izleyeceğiniz Ayşe'nin Çerkes peyniri ve Burhaniye'nin kırma zeytini eşlik etti. Bir de tabii taze zencefilli, kakule ve karanfilli çayım. Ayaklarımı uzattım. Bir yandan çayımı içiyor, bir yandan dinlenmeye çalışıyor, bir yandan da siz dostlarımla hasret gidermeye, açığı kapamaya çabalıyorum. Artık ne kadar becerebilirsem. Dilerim afiyettesinizdir, bir yaramazlık yoktur yuvanızda, hayatınızda?
*
Bu hafta yine çok renkli bir bölüm izleteceğiz size. Ben de heyecanla bekliyorum. Maşukiye ve Yanıkköy'de yaptık çekimlerini. Abaza ve Çerkes peynirleri mi, Japon elmaları mı, Çerkes yemekleri, el işleri, müzikleri mi... Bakalım beğenecek misiniz? Çarşamba 20:00'de, Kanal 24'te.

14 Kasım 2011

Bu hafta Kayseri'deyiz

Henüz iki gün önce hafiflemeye ahdettim dedikten sonra bloga tatlı fotoğrafı koymak da neyin nesi diyeceksiniz tabii. Siz de haklısınız. Vallahi çok güzeldi. Gerçekten. Ama ben sadece bir lokma ısırdım ucundan ve koştur koştur havaalanına. Facebook sayfamızda yazdığımda, "keşke paket yaptırsaymışsınız" dedi bir izleyicimiz. Hiç fena olmazdı doğrusu. Hele de onca telaşın üzerine uzun bir rötar yüzünden havaalanında tost yemek zorunda kalınca. (Oysa arkamızda bıraktığımız sofrada mantılar, şebitler, gül baklavası... of of!) Kayseri'den dönüşümüzün üzerinden epey zaman geçti. Bir sonraki çekim gezimizi de yaptık, hatta orada çektiğimiz bölümlerden biri de (Taraklı) bayramda yayınlandı. Sırada Kayseri bölümümüz var. Bu hafta Tak Sepeti Koluna'da Kayseri'nin renkli ve lezzetli mutfağıni izleyeceksiniz. Sadece yiyecekler değil, bu haftaki bölümde Talas'ta yeni açılan sarnıçlı yeraltı şehri, bir koleksiyonerin müzeye dönüştürdüğü evi, halı dokuyan Kayserili hanımlar ve Gesi Bağları'ndaki Gilaburu Festivali'nden enstantaneler de var.
Yanda fotoğrafı görülen tatlının adı "nevzine". İnternette Başkan Obama'ya bile sunulan (ben de yeni öğrendim) nevzine tatlısı ile ilgili pek çok bilgi var. Şimdilik sadece şerbetinde pekmez olduğunu ve çok lezzetli olduğunu söyleyeyim. Gerisini arzu ederseniz programda görebilirsiniz. Çarşamba 20:00'de, Kanal 24'te... (Televizyondan izleyemeyenler kanalın web sitesinden canlı olarak izleyebilirler.)

12 Kasım 2011

Rüzgar gibi

Tam rüzgar gibi geçti bayram tatili. Bir minik misafirimiz vardı, en kıymetlimiz. Günlerimiz onun peşinden koşmakla geçti. Küçük hanımı mutlu etmeye çalışmakla. Kah edebildik kah edemedik. Antalya'da çocukları mutlu edecek ne var ne yok tavaf ettik. Kum heykeller, deniz (yaaa, bu mevsimde yüzmek buralara has bir durum), hayvanat bahçesi, oyuncak müzesi (Sunay Akın'ın danışmanlığında kurulmuş bir oyuncak müzemiz var artık), bilumum çocuk parkı, tramvay gezisi... Veda ederken söz verdim kuzuma, bir dahaki gelişi için başka eğlenceler de bulacağım.
Şimdi yeniden hafifleme zamanı. Son zamanlarda beni ekranda ve canlı olarak gören herkes farkı farkediyor, "aaa sen hiç ekranda göründüğün gibi değilmişsin" diyor. Ne yazık ki ekran insanı en az 5 kilo fazla gösteriyor. Ha tabii bu demek değil ki fazla kilom yok, olmaz mı, var elbet. İşte şimdi onları vermeye -yeniden- başlama zamanı. Bu yazı için fotoğraf ararken yanda gördüğünüz salatayı buldum. Tarifini size verebilir miyim bilmiyorum. Versem yapabilir misiniz onu da bilmiyorum. Yeşil Papaya Salatası bu. Tayland'ın en sevilen salatalarından. Yapabilir misiniz demem yeşil papaya bulup bulamayacağınızı bilemediğimden. Ben bulabilirim belki, ne de olsa Antalya'ya çok yakın bir yerde yetiştiren birini biliyorum ama ya siz? Tropik meyvelerin satıldığı ülkelerden birinde yaşıyorsanız yukarıda verdiğim linkteki tarife bakarak deneyebilirsiniz. Çok lezzetli bir salata. Evvelki yıl Tayland'da bol bol yediğim salatayı geçen baharda NY'daki bir Tayland restoranında sipariş etmiş ve büyük hayal kırıklığı yaşamıştım. Ya malzemeden ya da şişirildiğinden, öyle aman aman bir tadı yoktu. Chiang Mai'deki bir gece pazarında, anne, baba ve ufak kızdan oluşan ailenin elinden yediğimin tadını anımsıyorum. Daha doğrusu o tadı hiç unutmadım. Yeşil papayanın taze tadı, kurutulmuş karidesin yoğunluğu, yer fıstığının çıtırlığı, misket limonunun ferahlığı, taze fasulye ve domatesin kattığı tat... Hepsi biraraya gelmiş ve müthiş bir birliktelik oluşturmuştu. Olsa şu anda, yine yerdim, büyük keyifle.

04 Kasım 2011

İyi dilekler

Bugün size bir hayalkırıklığımı anlatayım dedim. Taksim The Marmara Oteli'nin yeni açılan pastanesinden görüntüsü muhteşem olan (fotoğraftaki) bir pasta aldım. Neli dedim. Frambuazlı dediler. İnsan frambuazlı pastadan ne bekler? İçinde frambuaz (ya da daha çok sevdiğim adıyla ahududu) olmasını bekler değil mi? Oysa bunun içinde bir tür marmelat var. Ya da meyve suyunun nişastayla pişmiş hali belki. Rengi kırmızı ama meyve herhangi bir meyve olabilir. Hatta kutulardaki meyve suları veya meyve konsantresinin su ve şekerle karıştırılmış hali bile olabilir. Fotoğrafı çekerken başka şeyler yazmayı düşünmüştüm. Şu güzelliğe bakın, işte bu güzelle kutlayayım bayramınızı diyecektim. Bayram, hele de Kurban Bayramı bende hep karmaşık hisler yaratmıştır. O yüzden sevinçle mi acıyla mı karşılayacağımı bilemem. Belki ailemizde büyük bir bayram geleneği olmadığından, belki otobur beslenmeyi tercih ettiğimden. Ancak bu bayram başka çünkü evimizde en büyük misafirimizi, Maya'yı ağırlayacağız. Annem günler öncesinden yaptı hazırlıklarını. Maya'nın sevdiği yemekler hazırlandı, hediyeleri hazırlandı. Eh ondan kıymetli misafir olabilir mi? Ben henüz eve vasıl olamadım. Dün gece uyumaya çalışırken hesapladım, 27 günde 17 ayrı şehirde uyumuşum. Bu süre içinde 4 ülke gezmişim, üzerine bir de 6 bölüm çekmişiz. Beş aydır uzak kaldığım Antalya'ya dönüş heyecanı günler öncesinden başlamıştı. Şimdi dorukta. Bu gece yatağımda uyuyacağım. Madem bu kadar keyfim yerinde, pastanın yarattığı hayalkırıklığını boşverip pencereden giren güneşin ve çayımın, bir de nicedir doğru dürüst zaman ayıramadığım blogumla ve komşularımla hoşbeşin tadını çıkarayım. Hepinize iyi bayramlar. Bu bayramda Tak Sepeti Koluna ekibi olarak evlerinize Taraklı'dan konuk olacağız. İzlemek isteyenleri bayram sohbetleriyle ve tabii bayram baklavasıyla (elbette sürprizlerimiz de olacak) 9 Kasım Çarşamba akşamı 20:00'de Kanal 24 ekranlarına bekliyoruz. İyi bayramlar!

02 Kasım 2011

Bu hafta Kapadokya'dayız

Bu akşam 20:00'de, Kanal 24'te... Televizyondan izleyemeyenler için kanalın web sitesi: www.yirmidort.tv (Yayın saatinde canlı olarak bu adresten izlenebilir.)
Kapadokya'nın yerden, gökyüzünden, dağdan, bayırdan manzaraları, güzeller güzehttp://www.blogger.com/img/blank.gifli insanları, yemekleri... Bu haftaki bölümümüz çok renkli. İyi seyirler!