03 Mayıs 2007

Başka küçük sevinçler

'Gözleri her an yaş dökmeye hazırgiller'i tanır mısınız? Bir kısmınız tanıyorsunuzduz, zaten siz de onlardan birisinizdir. Kendince durup dururkendir ya hep vardır bir nedeni.

Sokağa çıkmıştım. Kısacık bir iş için. Bizim markete uğradım. Lezzet dergisinin Mayıs sayısını almak için. Sevgili editörüm Emine demişti ki, bu ay çok reklam gelince sadece senin yazını yayınlayabildik. Ne var biliyor musunuz? New York'taki Uzakdoğu. Çin, Kore, Japonya. Ekim ayındaki New York seferinden derlenmiş bilgilerdi, bu sefer gitmeden önce yollamıştım yazıyı. Dergiyi elime alıp da sayfalarını karıştırırken orada yaşadıklarımı görmek (fotoğraflarıyla), bir garip geldi. Hoş da bir histi. Umarım sizler de okurken aynı zevki alırsınız. Bu ayki dergide bir kaç konu hemen dikkatimi çekti. Biri 'herkes için köfte'. Çocukluktan itibaren bayıldığımız köftelerin pek çok çeşidi yok mudur? İşte Lezzet ekibi de bu sayıda pek çok güzel köfte tarifi vermiş. Etseverlere göre köfteler de var, etyemezlere göre köfteler de. Sonra Türk mutfağından yemekler, muhteşem enginar, ekolojik ürünler, peynir...

Tam o sırada, derginin parasını öderken, kargocum geldi elinde bir zarfla. Bakar mısınız komediye? Tijen Hanım bu sizin dedi, formu imzalattı, verdi. Zarfı açtım. İçinden altın rengi bir kapak çıktı. Ağır mı ağır bir dergi. Atlas'ın 15. Yıl özel sayısı. Atlas'ın Genel Yayın Yönetmeni sevgili Özcan Yüksek diyor ki, dergiyi alan okurlarımızın hangi tarafından okumaya başlayacaklarını merak ediyorum. Ben önce parlak sayfayı açanlardanım. Zarftan o sayfa çıktığı için. Özcan Yüksek'in yazısını okurken farkettim bu hoş sürprizi. Parlak kapaklı taraftan açtığınızda, 12 ve 13. sayfalarda Atlas'a emek veren pek çok insanın fotoğrafı var. Çekirdek kadrosu oldukça küçük olmakla birlikte (pek çok yerli dergi gibi), dışarıdan katkıda bulunanlarla birlikte tam yetmiş tane yüz var fotoğraflarda. İşte o yetmiş yüzün içinde olmak nasıl gurur verdi biliyor musunuz? Ödül alsam bir yerlerden, belki biraz daha gurur duyardım ya, o kadar. Teşekkür ederim Atlas ekibi, beni de aranıza kattığınız için. (Bu sayıdaki ufak katkım, bir sayfalık da olsa Türkiye'nin çeşitli yörelerinden derlenmiş hıdrellez gelenekleri. Şimdiden güzel bir hıdrellez diliyorum hepinize. Tüm dilekleriniz gerçek olsun! Zeynep'ciğim söz verdi, bir dahaki hıdrellez yazımı onun fotoğrafları süsleyecek.)

Atlas'ta bu sayıya özel bir dosya var. '15 Atlas Okuru' başlıklı dosyayı İbrahim Baştuğ hazırlamış. Atlas okurlarından Burcu Kütükçüoğlu'nun söylediklerineydi gözlerimden akan yaşlar. Burcu Hanım'ın mektubunun son paragrafı şöyle: "Son yıllarda ben ve kardeşim dedeme yıllık Atlas aboneliği hediye etmeyi ona verilecek en anlamlı hediye olarak görüyorduk. O da, 'Ne gerek var canım, ben zaten alıyorum' dese de bu hediyeden çok hoşlanıyordu. 2006 yılı için abonelik zamanı yaklaştığında bana şimdi çok hüzünlü gelen bir şey söyledi: 'Artık abonelik istemiyorum kızım, hiç tadım yok.' Atlas'la olan ilişkisini bir çok başka zevkle birlikte ölümünden kısa süre önce sonlandırdı. Atlas'a, dedeme hayatının son 12 yılında arkadaşlık ettiği için gönülde teşekkür ediyorum."

Sevgili Nilhan, editörüm, sağ olsun her zaman gönderirdi Metro-Gastro dergisi çıktığında. Bu sefer annemin evde olmadığı zamanlardan birine denk gelmiş, geri gitmiş. Bulmuşken aldım elbet. Bekleyebilir miydim ki gelmesini? Metro-Gastro'nun Mart-Nisan 2007 sayısı bu. Bir süre daha bayilerde olacaktır, en azından yenisi raflarda yerini alana kadar. Belki bir hafta daha, belki daha da az. Çok severek üzerinde çalıştığım konulardan biri var derginin bu sayısında. Bin bir türlü kahve. Güzel dostları andığım, sevgili insanlardan gelen bilgilerin buluştuğu bir yazı bu. Onun için de kalbimdeki yeri büyük. Kahve denince aklınıza sadece kavrulup öğütülmüş kahve çekirdekleri mi geliyor? Soyadan, arpadan, nohuttan, menengiçten, çörekotundan ve daha nice bitkiden kahveye benzer etki yapan ve çoğu zaman kahve gibi hazırlanan içecekler hazırlandığını biliyor muydunuz? Bilmiyor, merak ediyorsanız dergiyi edinmek için hala şansınız var. Metro'nun sitesine girdiğinizde derginin bu sayısında yer alan yazılardan kısa özetler bulacaksınız.

22 yorum:

kuzine dedi ki...

Nerede yazını görsem ailden biriymişcesine gururla okuyorum, uoşun açık olsun, herşey gönlünce olsun.
Sevgiler.

Adsız dedi ki...

canım Tijen.... gidip Lezzet'i de alayım hemen, Atlas süperrr!!!
ellerine yüreğine sağlık. Ahırkapı'da senin için de gül ağacına dilek bağlıyacağımmmm.
bi de : barbie misin Tijen yazacağım duvarlara :))))
öptüm seni.

paraserzen/zentobe dedi ki...

Dear Tijen,

you can laugh... I check your blog, and I do not understand much more than words like Güzel and Çok, that I still have in mind... I checked the Lezzet site, but got no hint where to find your article on Asian NY or NY'taki Uzakdoğu. Çin, Kore, Japonya... Checked the Atlas site, and recognized Zeynep's name in your text, but little apart from that...

And you know what... Slowly, I'm getting used to your language... first step to learn it... !

Até breve.

Beijo.

Tijen dedi ki...

Sevgili Kuzine,
Sözlerin benim için büyük bir armağan. Aileden biri sayılmak ne kadar güzel biliyor musun? Çok teşekkürler.
*
Barbie girl,
Yazma ayol öyle şeyler! Zaten onun ben olmadığımı anında anlarlar. Yani pardon, kimse orada yazılanın benimle ilgili olduğunu düşünmez daha doğru olacak. Ben de dileklerimi dileyeceğim, hepimiz için!

Tijen dedi ki...

Dear Marcelo,
I wouldn't be surprised if you speak Turkish. I think you have to visit this country once more to be able to catch more of the language. Thank god I have Babelfish to translate anything in your language to English but that's only a bad translation, that's it.

loungetime dedi ki...

Tam bir kahve severim. Bazen abartığımı düşünüyorum. Bu bahsettiğin kahve bezeri tadları denemek istrim doğrusu.
Sevgiler İlkay.

Tijen dedi ki...

Sevgili İlkay,
Çok kahve sevenler alternatifleri sevmeyebiliyorlar ama yine de denemek lazım bence. Mesela ben menengiç kahvesini çok severim ama biraz tatlıcadır, sade kahve sevenlere göre değil sanki. Soya kahvesini denemedim ama hindiba kahvesini çok sevmiştim mesela!

Aybike Ceylan dedi ki...

Sevgili Tijen,

Ne kadar sevindim sizin adiniza, ne hos seyler. Benimde burada birkac yemek dergim var. Gecenlerde karistiriken sizin yazinizi gordum. Cok heyecanlandim, cok hos bir duygu.

Sevgilerimi gonderiyor ve cok guzel bir hafta sonu diliyorum.

Tijen dedi ki...

Yani aslında öyle kocaman şeyler değil tabii Aybike'ciğim ama insanın kendine küçük mutluluklar bulması gerek değil mi? Yoksa bazen yaşam çok zor oluyor!

Adsız dedi ki...

sende şanslısın tijen...ne güzel bir yorum yazmışsın bana ,şu saatte okudum,yeni uyanmıştım,içim mutluluk doldu..sevgiler....
ha bu arada,burdur"da bir kahve içmiştim.değişik tatlarla yapılmış,türk kahvesi gibi bişeydi ama ben tadını beğenmedim.istersen araştırayım naıl yapmışlar...
sevgiler kucakdolusu...bahçemde ki leylak ağacından sana bir demet yolluyorum...bak şanslıyım..bir ağacım var koklayacak..:))

Timur dedi ki...

Atlas'ın ilk sayılarını halen saklarım .
Bence o zamana göre çok ilerleme kaydetti .
Türkiye'nin en iyi dergisi olduğuna inanıyorum .

Tijen dedi ki...

Doğru Ayşen'ciğim,
Ben de şanslıyım. Diyorum ya, senin gibi bir dostumuz olunca hepimiz şanslıyız. Leylakları doya doya kokla benim için. Ben bu yıl sadece NY'da koklayabildim.
*
Timur merhaba,
Size katılıyorum. Gerçekten Atlas'ın yeri ayrı. Her sayıda o kadar çok ilginç bilgi ve muhteşem fotoğraf var ki!

Mr_TD dedi ki...

En büyük Tijen :D!!!

Tijencigim ya,böyle güzel haberlerini duydukca ben de hava atiyorum arkadaslara :), ben onu taniyorum diye ,kih kih :)

Daha nice güzel basarilarini görmek umudu ile,
Annemin sözü var, kapiya acar güzellikler-iyilikler iceri, SIKINTILAr,kötülükler derdi.

Gülün altina cizilen dileklerin,hepsinin gercek hayatta katlanarak gerceklesmesi dilegi ile,


En büyük hayranin,
T:D

Adsız dedi ki...

Sevgili Tijen...yazını okudukça senin adına ben de mutlu oldum.Hemen gidip lezzet dergisini alıp güzel yazının devamını okuyayım.Bu güzel pazar sabahı kahvaltıdan sonra keyif çayımın yanına keyif katayım yazılarınla:))
Umarım birgün yüzyüze tanışmak kısmet olur...
Ziyaretin için teşekkürler,
sevgiyle kal...
Emel

Adsız dedi ki...

Sevgili Tijen,
Lezzet dergisindeki yazını keyifle okudum ayrıca bu sayısı birbirinden güzel enginar ve köfte tarifleri veriyor :) herkese tavsiye ederim.
Diğer taraftan bu cuma İletişime uğrayıp Bir Ot Masalını da aldım; annemle yemek pişirme ve yemenin dışında mutfağımızda vakit geçirmeyi çok severiz bitkilerimizin ve kütüphanemizin bir kısmı mutfağımızdadır. Ama gel gör ki kitabım kütüphaneme sığmadı-belki de iyi oldu gelen geçen herkes yemek masasının üzerindeki kitabını bir kere karıştırıp otların dünyasına dalıyor.
Kişisel olarak diyebilirim ki okuduğum her kitabından yahut makalenden öğrendiğim yeni bilgilerin bana kattığı artı tartışılmaz.
Çok seviyorum seni :)
Sevgiler,
Derya

Tijen dedi ki...

Sevgili TD,
Yok o kadar abartılacak bir şey değil tabii olup bitenler. Sadece yaşadıklarımı paylaştım o kadar. Annen doğru demiş, teşekkürler dileklerin için.
*
Sevgili Emel,
Çok teşekkürler. Güzel bir kahvaltı olmuştur umarım. Benimki güzeldi.
*
Sevgili Derya,
Söylediklerin beni ne kadar mutlu etti bilemezsin. Hayal ettim Bir Ot Masalı'nı, sizin mutfak masasında. Sonra bir misafir, çayını yudumlarken, kitabın sayfalarını çeviriyor. Bir yandan sohbet ediyor, kurabiyelerinizi yiyorsunuz. Ne güzel!

Hülya dedi ki...

Ne kadar güzel dostların var Tijen'ciğim;)Sana her daim okunacak birşeyler gönderen dostlar;)Şanslıgillerdensin bunu bil;)

Tijen dedi ki...

Doğru diyorsun sevgili Hülya,
Gerçekten öyle ve ben çok şanslı bir insanım, bu güzel insanların sevgisini kazanabildiğim için. Eminim sen de öylesindir. Ne mutlu bize desene?

Hakkı Arıkan dedi ki...

Tarife vermiyorum ama köfte severleri 3K(Köfte-Kebap-Kurufasülye) mekanlarını yazdığım www.agzimintadi.blogspot.com a beklerim.

Tijen dedi ki...

Hanife'ciğim,
Yorumlarından birinde 'yayınla' bağlantısı vardı, yayınla dedim, ama burada çıkmamış. Diğerinde ise yoktu. Onu yayınlayamadım. Enginarı sormuşsun ya, kitapta Antakya usulü diye verdiğim, zeytinyağında bekletilen bir enginar vardı. Kitap sende varsa marine mantarlı enginarın altında. Yoksa bana kısaca yazarsan tarif ederim. Bana kalırsa enginar tazeyken çok güzel. Sonra o güzelliğini yitiriyor, nasıl korursan koru. Bu benim fikrim tabii. Mevsimini beklemek daha iyi gibi geliyor.
*
Hakkı Bey,
İzliyoruz anlattığınız mekanları. Gerçi ben et yemediğim için iştahla ve ağzımın suyu akarak okuyamıyorum ama...

New York Muhtari dedi ki...

Atals'in sayisini gormedim ama , yazini okuyunca ben de senin adina gurur duydum. Ne guzel insanin sevdigi seyleri paylasirken, bu sekilde anilmasi. harika bir haber bu...

Tebrik ediyorum Tijen... hep boyle guzel haberlerin olur insallah.

Tijen dedi ki...

Amiiiin Dido'cuğum!
Etrafımızda neyse ki pek çok güzel yürekli insan var. Onların varlığı büyük bir armağan.
Sen de hep güzel haberlerle karşıla bizi e mi?